Uzun sürede pişen yiyecekleri kısa sürelerde pişirmeye olanak tanıyan ve buhar ile ateşin gücünü tek bir noktada buluşturan düdüklü tencereleri, bilime borçluyuz.

Mutfaktaki işleri kolaylaştıran ve zaman kazanmaya yardımcı olan en önemli icatlardan biri, şüphesiz, düdüklü tencere. Yemekleri hızlı pişirmek için buhar gücünden yararlanan düdüklü tencere bunu, suyun kaynama derecesi ve basınç ilişkisinden faydalanarak yapabiliyor. Doğrudan doğruya fizik biliminin bulgularından hareketle çalışan düdüklü tencere, lezzetli yemeklerin hızlı pişmesini sağlıyor. Peki düdüklü tencere, bunu nasıl yapıyor?

Suyun kaynama noktası, herkesçe bilindiği üzere deniz seviyesinde 100 santigrat derecedir. 100 santigrat dereceyi aşamamasının sebebi ise buharlaşmadır. Başka bir deyişle, kaynayan su, 100 santigrat derece üzerindeki enerjiyi tutamaz ve buharlaşır. Düdüklü tencerede dışarı çıkamayan buhar, tencere içi basıncı artırır ve bu da suyun kaynamak noktasını yükseltir. Bu durumda su, 125 santigrat derecede kaynar hâle gelir.

Bugünden 300 yıl önce, 1679 yılında, gazlar üzerine çalışmalarıyla bilinen ve Boyle Kanunları’nın mucidi İrlandalı fizikçi Robert Boyle’un asistanı olarak görev yapan Fransız fizikçi Denis Papin, kapalı bir kaptaki basınç artışının, sıcaklık artışını da mümkün kıldığını öğrenmişti. Dökme demirden yapılan ağır bir tencerenin üzerine bir ağırlık yerleştiren Papin, tencere içindeki yemeğin daha hızlı piştiğini gördüğü bu deneyle, düdüklü tencerenin temellerini atmış oldu. Robert Boyle da ürünün güvenliğini artırabilmek adına ona bir emniyet subabı ekledi.

Boyle ve Papin ortaklığında geliştirilen düdüklü tencere, İngiltere’de kraliyet nezdinde oldukça beğenildi. Toplumun üst düzey insanlarının katıldığı bir organizasyon düzenlendi ve bu organizasyonda düdüklü tencerede pişirilen et, oldukça lezzetli bulundu. Bu buluşmada, kemiğin içindeki jelatinin kolaylıkla çıktığı fark edildi ve bundan sonraki süreçte, büyük restoranlar ve jelatin üreticileri, düdüklü tencere edinmeye başladı.

Düdüklü tencerenin evlere girişi ise 1938 yılında gerçekleşti. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Vischer adlı mucit, ev tipi kullanım için geliştirdiği düdüklü tencereyi piyasaya sürdü ve çelik düdüklü tencereler yaygın kullanıma açılmış oldu.

Bugün evlerde elektrikli hâllerini kullandığımız düdüklü tencereler, dikkatli kullanılmadığı takdirde kazalara sebebiyet verebiliyor. Yemek piştikten sonra basınç düşmeden tencerenin kapağını açmak patlamalara ve sonucunda da ciddi yaralanmalara sebebiyet verebilir.

Bir fizik yasasının gündelik yaşantıya etkilerine en açık örneklerden biri olan düdüklü tencere, ev hanımlarının mutfaktaki işlerini kolaylaştırmaya uzun yıllar devam edecek gibi gözüküyor.

 

Yorum yap!

İlgili İçerikler