İyi, yeterli ve dengeli beslenme hakkında pek çok öneri alıyor, sağlıklı besinler tercih ederek elimizden geldiğince dikkat etmeye çalışıyoruz. Ancak kendimiz bir yana, iş çocuğumuzun beslenmesine geldiğinde, hepimiz daha fazla özen gösteriyor, mümkün olduğunca çocukların sağlıklı beslenmesi hakkında bilgilenmeye ve bunun için elimizden geleni yapmaya dikkat ediyoruz.
Çocuklarımızın yedikleri, içtikleri, beslenme düzenleri elbette fiziksel sağlıkları için çok önemli. Bildiğimiz gibi, çocuğumuzun hayatta kalması, korunması ve sağlıklı büyüme ve gelişmeleri için iyi beslenme esas koşul. Ama iyi beslenmenin önemi bununla sınırla değil. Çocukların beslenmesi sosyo-ekonomik gelişimin de bir göstergesi ve gelişmişliğin yansıması. Başka bir deyişle, bireylerin beslenmeye yönelik davranış ve tutumları, aslında toplumdaki beslenme alışkanlıklarını da etkiliyor ve yapılandırıyor. Tam da bu yüzden, bir çocuğun iyi beslenmesi, ebeveynlerin beslenme alışkanlıkları ve okulda verilecek eğitimle doğrudan ilişkilidir.
Maalesef çocuğumuzun okul çağında her an yanında olamayacağımız için, doğru beslenme alışkanlıklarının temellerini okul öncesi dönemde atmak gerekiyor. Pek çok ebeveyn, çocuklarının, çoğu zaman “abur cubur” olarak tanımladığımız sağlıksız, yüksek kalorili gıdalar olan belirli bir yiyeceği tüketmek konusundaki ısrarlarına dayanamıyor. Örneğin, “İstediği yemek olmazsa hiçbir şey yemiyor” ya da “Ne yapayım, abur cubur diye tutturunca vermezsem ağlıyor!” gibi yakınmaları hepimiz duymuşuzdur. Bu konuda bilim insanlarının yaptığı araştırmalar, çocukların yemek seçiminde karar verici bir rol oynamadıklarını açıklıyorlar. Bu da çocukların yanlış, dengesiz beslenmelerinden veya yeme problemleriyle karşı karşıya olmalarından aile ve eğitim kurumlarının sorumlu olduğunu gösteriyor.
Yani, “ne yapayım çocuk istiyor” yaklaşımını bir kenara bırakıp, “biz nerede hata yapıyoruz?” diye kendimize sormak gerekiyor. Bireylerde tüm yaşamı boyunca devam edecek olan beslenme alışkanlıklarının temeli, çocukluk döneminde atılıyor. Çocuğumuz büyüdüğünde ve hatta bir yetişkin olduğunda karşılaşabileceği sağlık sorunlarının, ona çocukluk döneminde sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırdığımızda büyük oranda önlenebileceğini biliyor muydunuz? Biz yetişkinlerin de bugün yaşadığımız hastalıkların veya şikayetlerin önemli bir kısmı çocukluk dönemimizdeki beslenme alışkanlıklarımıza dayanıyor.
Bu nedenle, okula başlamadan önce çocuğumuza dengeli beslenme alışkanlıkları kazandırmak ona sağlıklı ve uzun bir yaşam sunmanın ilk adımı olacaktır. Bunu başardığımızda, demir eksikliği anemisi, obezite ya da anoreksiya gibi yeme davranışı bozuklukları ve diş sağlığına ilişkin problemleri önlemiş oluyoruz. Hatta koroner kalp hastalıkları, obezite, kanser gibi uzun dönemde oluşabilecek sağlık sorunları için de tedbir almış oluyoruz.
Çocuğumuzun gelecekte sağlıklı bir birey olması için, onların örnek aldıkları yegâne rol model olarak bizlerin yani anne ve babanın beslenme konusunda bilgili, bilinçli ve özenli olmaları gerekiyor. Sofraya koyduğumuz besin çeşitleri, çocuğumuzu yönlendirme biçimimiz, yemek ile sağlıklı bir ilişki kurmasını sağlamak, çocuğun bir ömür sürecek beslenme tercihlerini ve alışkanlıklarını oluşturacaktır.
Böylece, çocuğumuz sonraki kuşaklara iyi beslenme alışkanlıkları aktarabilecek, nihayetinde de gelecek nesillere olumlu bir örnek olarak, sağlıklı bir toplumun oluşmasında da rol oynayacak.