Bitkiler, uzun yıllardır pek çok kültürde şifa kaynağı olarak kullanılmışlardır. Halen sağlıkla ilgili şikâyet veya sorunlarımıza çözüm üretmek amacıyla bitkilerin iyileştirici gücünden faydalanıyoruz. Ancak doğru bitkileri doğru yöntemler ile kullanmak çok önemli bir nokta. Aksi takdirde faydasından çok zararını görmek de mümkün. Hepimizin özellikle kış aylarında grip, soğuk algınlığı gibi hastalıklara karşı ıhlamur, kuşburnu gibi bitkilerin çaylarına başvuruyoruz.
Bitkilerin iyileştirici gücünden faydalanmanın en pratik yollarından biri demlemek ve çayını içmek. Fakat bununla yetinmeyip, doğanın bizlere sunduğu pek çok bitkiden dört mevsim, farklı yöntemlerle çeşitli sorunlara çözüm bulmak amacıyla faydalanmak mümkün.
Çörek Otu
Son zamanlarda popüler olmaya başlayan çörek otu, aslında nesiller öncesinden kullanılmaya başlanmıştır. Anne sütünü arttırma ve regl düzeni sağlamaya yardımcı olan, cilde iyi gelen çörek otu, bağışıklık sistemini güçlendirici etkisinin keşfedilmesiyle günümüzde bilinirlik kazanmıştır. Eczanelerde satılan çörek otu yağı, özellikle mevsim geçişlerinde düzenli olarak kullanıldığında bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlayarak hasta olmayı önlemektedir. Çörek otunu yaygın kullanımı olan hamur işlerinin aksine salatalarda ya da yoğurt ile tüketmek, daha iyi faydalanmanızı sağlayacaktır. Dikkat etmek gereken yegâne nokta ise pek çok besinde olduğu gibi kullanımını aşırıya kaçırmamaktır.
Keçiboynuzu
Yine bağışıklık sistemini güçlendirdiği bilinen bir diğer bitki de keçiboynuzudur. Keçiboynuzunun belki de en iyi yanı, gıda olarak tek başına direkt tüketmeye uygun olmasıdır. Fakat çiğnemenin dişlerinize zarar verebileceğini düşünüyorsanız toz halinde yiyeceklerde kullanabilir veya çayını demleyebilirsiniz. Vitamin ve mineral yönünden son derece zengin olması, keçiboynuzunun sağlığa faydalarını kaçınılmaz kılıyor. Solunum yolu enfeksiyonlarının, osteoporoz olarak bilinen kemik erimesi rahatsızlığının tedavisinde, kolestrolün kontrol altına alınarak kalp damar hastalıklarının önlenmesinde önemli rol oynuyor. Keçiboynuzu pekmezi de tüm besleyiciliğinin yanı sıra lezzetli bir kahvaltılık olarak da harika bir seçenek sunuyor.
Kantaron Otu
Sağlığa faydalarını saya saya bitiremeyeceğimiz çok özel bir bitki de Kantaron. Kantaronun çayını tüketmek, mide duvarını ve asidini koruyarak mide rahatsızlıklarına iyi gelmektedir. Aynı zamanda sakinleştirici ve yatıştırıcı etkisi sayesinde anksiyeteyi kontrol altına alarak konsantrasyonu sağlamaya veya uykuya dalmaya yardımcı olduğu söylenmektedir. Ama asıl marifetinin yağında saklı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Kantaron yağı, ciltteki yaraların, egzama, varis gibi rahatsızlıkların, sivilce izlerinin ve dönemsel cilt lekelerinin iyileşmesinde gözle görünen etkiler sağlıyor.
Aynı zamanda bel ağrısı, baş ağrısı gibi ağrıların dindirilmesi için de kullanılıyor. Örneğin, şiddetli baş ağrılarınızı hafifletmek için, parmak uçlarınıza alacağınız birkaç damla kantaron yağı ile yavaşça başınıza masaj yapmayı deneyebilirsiniz. Elbette kantaron çayını tüketirken ve yağını kullanırken aşırıya kaçmamaya özen göstermenizde fayda var. Hamilelik ve lohusalık dönemlerinde de kullanımının tavsiye edilmediğini hatırlatalım.
Gördüğünüz gibi doğanın sunduğu şifalı bitkiler, yaşadığımız sağlık sorunlarının önemli bir kısmına şifa oluyor. Doğru zamanda ve doğru miktarda kullanıldığında bitkiler hayatımızı kolaylaştıracak, yaşam kalitemizi arttıracak doğal çözümler sunuyor. Elbette, söz konusu hangi bitki olursa olsun, hele ki önemli bir sağlık durumunuz varsa, düzenli ve sık kullanımdan önce doktorunuza danışmanız çok önemli. Alanında uzman bir doktorun da vereceği onay ile bitkilerin iyileştirici gücünü görecek, doğaya bir kez daha teşekkür edeceksiniz.