Birbirinden lezzetli yağlı tohum, bakliyat bir araya geliyor; ortaya kültürümüzün vazgeçilmez tatlısı aşure çıkıyor…
Babaannelerin, anneannelerin ustası olduğu, evlerinden uzak öğrencilerin bir komşu ikram etsin diye beklediği; besleyici, doyurucu ve lezzetli bir tatlı olan aşurenin zamanı geldi çattı.
İslâm tarihinde oldukça önemli bir yere sahip olan Aşure Günü, Hicrî takvime göre Muharrem ayının onuncu gününe denk gelir. Hz. Âdem’in tövbesinin kabul edilmesi, Hz. İdris’in göğe yükselmesi, Hz. Nuh’un gemisinin tufandan kurtulması, Hz. Yakup’un oğlu Hz. Yusuf’a kavuşması, Hz. Eyüp’ün iyileşmesi gibi birçok olayın bugün gerçekleştiğine inanılır. İslâm inancında, birçok mucizevî olayın bugün gerçekleştiğine inanıldığından, Aşure Günü kültürümüzün vazgeçilmez parçalarından biridir.
Etimolojisi, kelime kökeni Arapça’ya dayanan aşure kelimesi, “aşr” kökünden türemektedir. “Aşr”, sayı olan “on” anlamına gelmektedir. “Aşura” ya da “aşure” kelimesi de “onuncu gün” ifadesinin Arapça karşılığıdır. Öte yandan, Fars dilinde “katmak, karıştırmak” anlamına gelen “aşurdan” fiilinden etkilenen kelime, Fars geleneğine “karışık aş” anlamıyla yansımıştır.
Rivayete göre, Hz. Nuh’un, Allah’ın emriyle kendisine itaat eden kavmini alıp, tufandan kurtulduğu gemisinde pişen bu bereketli tatlı, yüzyıllar boyunca kültürümüzün parçası hâline gelmiştir. Özellikle Osmanlı döneminde fazlasıyla önemsenen Aşure Günü’nde kazanlarla pişen aşureler; paylaşmanın en lezzetli ritüellerinden biri hâline dönüşmüştür.
Birçoğumuzun çocukluk yıllarında tanıştığı bu geleneksel tatlının ve Aşure Günü’nün şüphesiz ki en güzel yanı, toplumsal dayanışmayı, birliği, beraberliği, paylaşımı artırmasıdır. Dolapta ne varsa, buğday, nohut, pirinç, mısır, kuru kayısı, kuru incir, kuru üzüm, ceviz, nar, tarçın, hepsi bir tencerede kaynar; sıcak sıcak servis edilir, komşularla paylaşılır.
Nuh’un Ankara Makarnası olarak İslâm inancının temellerinde yer alan paylaşma ilkesi doğrultusunda bugünlere kadar koruduğumuz Aşure Günü geleneğini sonraki kuşaklara aktarmanın kültürümüz açısından önemini hatırlatmak isteriz. Yeni nesiller empati ve paylaşım gibi değerlerin farkındalığını böyle lezzetli bir yoldan kazansa, fena mı olur? 🙂