Özellikle ofislerde, üçüncü dalga kahvecilerde, özgün mekânlarda rastlanan ve evlerimizin stilini yeni yeni etkisi altına almaya başlayan endüstriyel dekorasyonun ayrıntılarına yakından bakalım.

Yüksek tavanlar, kaba duvarlar, gizlenmeyen tesisat boruları, metalin ağırlıkta olduğu bir aksesuar seçimi… Herkesin aşinâ olmaya başladığı bu dekorasyon tarzına endüstriyel dekorasyon adı veriliyor.

Önceden fabrika ya da depo olarak kullanılan metruk binaların sosyal yaşam alanlarına dönüştürülmesiyle ortaya çıkan bu akımda, 20. yüzyılın en tartışmalı mimarî akımlarından brutalizmin etkilerini görmek mümkündür. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, yetersiz imkânlar sebebiyle tamamlanamayan ancak o hâlleriyle savaşın soğuk ve ürpertici yanını yansıtan binaların dış cephelerinde ağırlıklı olarak kaba beton ve boyasız çelik kullanılıyor.

Endüstriyel dekorasyon stilinin en karakteristik özelliklerinden biri, duvarlarda boya ya da duvar kağıdı gibi kaplama malzemelerine yer verilmemesi.  Açık tuğla ya da alçısız beton, endüstriyel dekorasyonun vazgeçilmezlerinden.

Ülkemizde bu tip yapılara pek rastlamasak da yüksek tavanlı yapılar, endüstriyel dekorasyon tercih etmek için en uygun alanı yaratıyor. Bu stilin bir gereği olarak, tavanlar da oldukları gibi bırakılıyor; asma tavan gibi seçenekler tercih edilmiyor.

Endüstriyel dekorasyonda en çok kullanılan renk paleti ise siyah, gri, kahverengi, bordo gibi pastel tonlar. Öte yandan, zeminlerde de taş ya da beton kullanımı göze çarpıyor.

Dekorasyonda dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de açıkta olan kiriş, tesisat borusu, kablo gibi kusurların gizlenmemesi. Zira bu gibi detaylar, dekorasyonu bozmanın aksine, tam olarak endüstriyel dekorasyonun tamamlayıcı unsuru hâline dönüşüyor.

Mobilyaların özellikle vintage ve rüstik olmasına özen gösteriliyor. Ağır ve hantal gözüken masif ahşap masalar, eski olduğu hissedilen deri koltuklar, taşıma paletlerinden dönüştürülmüş berjerler, açık ve metal raflar ve dolaplar endüstriyel stilin öne çıkan noktalarından.

Aydınlatma konusunda da yine sarkıt, lambader ve spot ışıklar kullanıyor. Siyah ve gri tonların hâkim olduğu uzun sarkıtlar, tiyatro ışıklarını andıran kaba lambader ve spotlar sıklıkla tercih ediliyor. Öte yandan eski tesisat borularında Edison ampul kullanımı da dikkat çekiyor.

Bütünleyici olarak kullanılacaklar aksesuarların da metalin ağırlığını fazlasıyla yansıtıyor.

Kaba ve karanlık tarzıyla daha çok sanatçılar ve tasarımcılar tarafından tercih edilen ve bizim de şu günlerde gittiğimiz mekânlarda sık sık şahit olduğumuz bu dekorasyon stili, eskilerin fabrika atmosferini evlerimize getiriyor.

Yorum yap!

İlgili İçerikler