Erişteyi ilk bulan, ilk pişiren kişinin bir anneanne olduğuna inanıyorum. Ancak bir anneanne bu kadar lezzetli, bu kadar keyifli, bu kadar kalp ısıtan bir yiyecek bulmuş olabilir. Erişteyi önce mis gibi tereyağı ile hafifçe pembeleşinceye kadar pişireceksin. Üzerine çekebileceği kadar sıcak su ekleyeceksin. Suyunu çekince ocaktan alacaksın, biraz dinlendirdikten, demledikten sonra üzerine rendelenmiş peynir, biraz dövülmüş ceviz, taze nane yaprakları ekleyeceksin. Mis gibi… Kaliteli karbonhidrat ve protein bir arada. Oldu mu sana tek tabakta ana öğün!
Bu yazımda gluten, tereyağı, protein ve karbonhidratlı beslenme ile ilgili aklınıza takılan sorulara cevap verdim. Keyifli okumalar.
Tereyağı Tüketmek Sağlıklı mı?
Şimdi aklınızda üç soru belirdiğini düşünüyorum. Bazılarınız diyeceksiniz ki “Tereyağı dediniz, tereyağı yiyebilir miyiz?” Evet, tereyağı yiyebilirsiniz. Günlük enerji gereksinmemizin %30’unu yağlardan sağlamalıyız. Yağ gereksinmemizin de üçte birini doymuş yağlardan yani hayvansal yağlardan sağlayabiliriz. Dolayısıyla abartılı miktarda süt, yoğurt, et gibi hayvansal besin tüketmiyorsanız beslenme programınızda tereyağına gönül rahatlığıyla yer verebilirsiniz.
Karbonhidrat ve Protein Ayrı Ayrı mı Tüketilmeli?
İkinci sorunuz da muhtemelen şudur: “Karbonhidratlarla proteinleri ayrı ayrı tüketmemiz gerekmiyor mu?” Hayır, şimdi söyleyeceğime şaşıracaksınız belki ama karbonhidratlarla proteinleri isteseniz de ayıramazsınız. Mesela, karbonhidrat zannettiğiniz bir kuru baklagil tükettiniz diyelim. 4 yemek kaşığı nohut 15 gram karbonhidrat içerirken 2 gram da protein içerir veya makarna yediğinizde kaliteli yani kompleks karbonhidrat aldığınız gibi bir yandan da protein almış olursunuz. Veya bir su bardağı süt içtiğinizde 9 gram karbonhidrat, 6 g protein almış olursunuz. Gördüğünüz üzere, karbonhidratlarla proteinleri ayırmak pek mümkün değil. Doğru olan günde iki ila üç ana öğün tüketmek ve her ana öğünde her besin grubundan besine yer vermektir. Tabağınızı dörde böldüğünüzü hayal edin, dörtte birine köfte, tavuk, yumurtalı menemen gibi proteinden zengin bir yemek, dörtte birine erişte, makarna, bulgur pilavı gibi kaliteli bir karbonhidrat, dörtte birine ayran, kefir gibi bir süt ürünü, dörtte birine de sebze veya meyve yerleştirmelisiniz ve bu şekilde tüketmelisiniz.
Sağlıklı Beslenmek İçin Gluteni Azaltmak Gerekir mi?
Üçüncü sorunuz da şudur sanırım: “Daha sağlıklı olmak için gluteni azaltmamız, hatta glutensiz beslenmemiz gerekmiyor mu?” Buna da cevabım “Duruma göre değişir.” Eğer gluten içeren bir besin tükettiğinizde geçmeyen karın şişliğiniz, ishaliniz, eklem ağrılarınız oluyorsa glutene hassasiyetiniz olabilir ve gluteni sınırlamak, glutensiz makarna tüketmek size iyi gelebilir. Ancak, gluten içeren bir besin tükettiğinizde bu ve benzeri hiçbir şikayetiniz yoksa gluteni sınırlamanız faydalı olmak yerine zararlı olabilir. Çünkü, glutensiz besinlerin posa yani lif içeriği düşüktür ve posa içeriği düşük besinler bağırsak hareketlerini yavaşlatarak toksin ve ağır metallerin vücuda giriş oranını ve bu nedenle uzun vadede birçok hastalığa olan yatkınlığı artırır. Detoksifikasyon (toksinlerden arınma) sürecimize ket vurur, kolesterol emilimini artırarak damar tıkanıklığı oluşma ihtimalini yükseltir, yağ emilim oranını artırarak kilo kazanımını körükler, zayıflama sürecini uzatabilir. Bu nedenle, lüzumu yokken glutensiz beslenilmez. Bilakis duygu durumumuzu pozitif kılmak, moralimizi yüksek tutmak, kalp, damar ve bağırsak sağlığımızı korumak, toksinlerden arınmak, kolay kilo verebilmek için makarna, erişte gibi posadan yani liften zengin besinler her gün hayatımızda olmalıdır.
Beslenme bir bütündür. Sağlıklı beslenen kişiyi cildinin ışıltısından, gözlerinin parıltısından, neşesinden anlarsınız. J. R. Raymond’ın dediği gibi “Sağlıklı beslenme, tüm başarılı iyileşmenin temel anahtarıdır.”
Nuh’un Ankara Makarnası Mutfak Akademisi’nden şeflerimizin hazırladığı sağlıklı ve enfes ramazan tariflerinden oluşan oynatma listesine ulaşmak için hemen tıklayın.
Dr. Tuba Günebak
Beslenme ve Diyet Uzmanı