Kaç yaşındasınız ve yaşınıza göre yaşamın evresinde olduğunuzu düşünüyorsunuz? Düşünceniz ne olursa olsun, yanılıyor olma ihtimaliniz var. Çünkü en önemli tıp otoritelerinden biri olan Dünya Sağlık Örgütü, artık yaşa ve yaşam evrelerine ilişkin yeni bir skala öneriyor. Gelin, Dünya Sağlık Örgütü’nün yeni yaş skalasını ve bu skalaya göre aslında yaşamın hangi evresinde olduğunuzu hep birlikte öğrenelim.
Dünya Sağlık Örgütü’nün yeni yaş skalasına göre;
18 yaş’a kadar ergen,
18 – 65 yaş arası genç,
65 – 74 yaş arası genç – yaşlı,
74 – 84 yaş arası yaşlı,
85 yaş üzeri çok yaşlı olarak kabul edilmektedir.
Babam şöyle derdi: “Yaş bir sayıdır, kaç yaşında hissediyorsan o yaştasındır.” Peki siz? Yaşlanıyor musunuz, yaş mı alıyorsunuz? İşte bunu, besin tercihleriniz ve beslenme alışkanlıklarınız belirler ve belirlemeye devam edecek.
Yaşlanma Sürecinde Vücudumuzda Gerçekleşen Değişimler
İnsan vücudundaki tüm organlar aynı hızla yaşlanmayabilir. İnsanın yaşlanma süreci anne rahminde başlar. Yaşlanma sürecinden en çok boşaltım sistemi mide ve bağırsak gibi organlar etkilenirken kalp-damar ve kas-iskelet sisteminde de çeşitli değişiklikler meydana gelir.
Geçtiğimiz yüzyılın ortalarında, dünyada ortalama yaşam süresi 50 yıldan daha kısaydı. Son 50 yıllık sürede ortalama yaşam süresinde ciddi artış meydana geldi ve insan ömrü uzadı.
Yaşlılık dönemi diye isimlendirilen periyoda, ben yaşlılık değil bilgelik dönemi demek istiyorum. Bu dönemde, gençlik yıllarına göre olaylara bakış açısı ve verilen reaksiyonlar ciddi şekilde değişirken metabolizma da değişim geçirir ve bu durum beslenme biçiminde de bazı düzenlemeler yapılmasını gerektirir.
Örneğin, yaş ilerledikçe tat ve koku duyusu azalır. Yaşlıların yemeğe daha çok tuz ektiklerine şahit olmamız boşuna değildir yani. Bu yanlış bir beslenme davranışı olsa da sebebi tat alma duyusunun azalması ve aynı tada ulaşabilmek için daha fazla tuza ihtiyaç duyulmasıdır.
Yaşlılık döneminde sıkça rastlanan durumlardan biri de diş kaybıdır. Yaşlı bireylere makarna gibi, ince kıyılmış kıyma ya da didilmiş tavuk gibi kolay çiğnenebilen besinler sunmak gerekir. Ayrıca yaşlı insanların, bağırsak hareketleri yavaşlar ve posadan zengin beslenmeleri gerekir. Tükürük üretiminin, organ sistem fonksiyonlarının ve midede asit üretiminin azalması da besin ögelerinin sindirimini ve emilimini etkileyebilir.
Yaşlıların Sağlıklı Beslenmesi İçin Öneriler
Peki, yaşlılarda beslenme nasıl olmalıdır? Gelin, aşağıdaki maddeler aracılığıyla hep birlikte öğrenelim.
- Yaşlı bireyler için en uygun beslenme modeli Akdeniz tipi beslenmedir. Akdeniz tipi beslenme; sebze, meyve, makarna gibi tam tahıllı besinlerden, kuru baklagillerden ve zeytinyağından zengin beslenme modelidir. Bu beslenme modelinde, et tüketim miktarı yüksek değildir ve ağırlıklı olarak da beyaz et tüketilir.
- Üç ana öğünün atlanmamasına özen gösterilmelidir. Sabah kahvaltısında tam tahıllı veya çok tahıllı ekmeğe, öğle ve akşam yemeklerinde durum buğdayından yapılmış makarna gibi tahıllı besinler ve sebze yemeklerine yer verilmelidir. Hem sebze hem makarnanın güzel bir kombinasyonu olan sebzeli burgu makarna, bir kase yoğurt ile tercih edilebilir.
- Yaşlılarda tat algısı azaldığı gibi koku alma da azalabilir. Bozulmaya yüz tutmuş besinleri algılayamayabilirler. Bu nedenle, besin zehirlenmesinden korunmak için özellikle yumurta, tavuk gibi potansiyel riskli besinlerin saklama yöntemlerine çok dikkat edilmelidir.
- Kalp ve damar sağlığını koruyabilmek için doymuş yağ tüketimi azaltılmalı ve posa alımı artırılmalıdır. Tereyağı ve kuyruk yağı gibi doymuş yağdan zengin yağlar yerine zeytinyağı, fındık yağı gibi doymamış yağ içeriği yüksek, kalp dostu yağlar tercih edilmelidir. Durum buğdayından yapılmış gerçek makarna, bulgur pilavı gibi posadan zengin tahıllı besinler ve pırasa, kereviz, ıspanak, karnabahar gibi posadan zengin sebzeler her ana öğünde tüketilmelidir. Alınan bol miktarda posa, bağırsak hareketlerini hızlandıracak, besinlerin bağırsaktan geçiş hızını artıracak ve vücuda giren kolesterol miktarını azaltarak kalp sağlığının korunmasına yardımcı olacaktır.
- Su içmeyi ihmal etmemeleri ve unutmamaları sağlanmalıdır. Baş uçlarında bir sürahi su olması, kalkıp su alma zorluğunu ortadan kaldırabilir.
- Kalsiyum içeriği yüksek, kemik dostu besinler tercih edilmelidir. Sindirim sorunlarından dolayı laktozsuz süt tercih edilebilir. D vitamini düzeyleri yeterli olmalı, cam arkasından değil doğrudan güneşe çıkarak güneşlenmeleri sağlanmalıdır.
- Tuz tüketimi azaltılmalı, tuz yerine kan basıncını kontrol edebilmek adına nane, kekik gibi potasyumdan zengin baharatları kullanmaları sağlanmalıdır.
Maksim Gorki, “Yaşlılık günlerimizde biraz mutluluğu hak etmedik mi?” der Çocukluğum adlı eserinde… Sadece mutluluğu değil, en önemli mutluluk kaynaklarından biri olan sağlığı da hak eder yaşlılık günlerinde insanlar. Bu nedenle, onlara her besinin en doğalını, gerçeğini sunun. Her mevsimin kendi sebze ve meyvesini, durum buğdayından yapılmış gerçek makarnayı, bulguru, enfes yöresel ürünleri… Onları sevgiyle sarmalayın, iyi bakın ve benim için ellerinden öpün. Birde şeflerimizin hazırladığı sağlıklı tarifleri izlemek için hemen buraya tıklamayı unutmayın.
Dr.Tuba Günebak
Beslenme ve Diyet Uzmanı